13 Ekim 2017 Cuma

HTŞ: Ateist gruplara karşı Türklere yer verdik

Türk Silahlı Kuvvetleri 12 Ekim'i 13 Ekim'e bağlayan geceyarısına doğru -ilk verilere göre- kırk kadar zırhlı araç ve sekiz tankla İdlib'e girdi. Bu, beklenmeyen bir gelişme değildi. Ancak Türk ordu konvoyuna, bölgeye hakim olan, El-Kaide çekirdekli Heyet Tahrir el-Şam'a (HTŞ) ait savaşçıların araçlarla eşlik (eskortluk) etmesi, işi hayli ilginç kıldı. Türkiye'nin İdlib'de nasıl varlık göstereceği konusunda HTŞ ile anlaşmaya vardığı zaten söyleniyordu, böylece, anlaşmanın ayrıntısı değilse bile varlığı kanıtlanmış oldu.

Kısa süre önce İdlib'e her türlü dış müdahaleye karşı olduğunu, bölgeye müdahaleye kalkışacak herhangi bir yabancı kuvvetle çatışacağını açıklamış olan HTŞ açısından durum nedir peki? Örgüt, karşı koyamayacağı gelişmeler yüzünden telafi edilemeyecek zararlar görmemek üzere kendini ayarlamışa benziyor.

2017 başında Ahrar el-Şam'dan ayrılarak HTŞ'ye katılan, El-Kaide'ye yakın (veya doğrudan El-Kaide'ci?) din âlimi Ebu el-Fetih el-Fergali, İdlib bir "yabancı işgali"ne uğrarsa direnmeyi mecburî görev ilan eden bir fetva verdi. Ancak el-Fergali Türk ordusunun hâlihazırda giriştiği operasyonu bunun tamamen dışında tuttu. El-Fergali, "Türk ordusu," dedi, "sınırlı bir kuvvetle mücahitlerin hakimiyeti altında iş görmek üzere, şu ateist gruplara karşı bazı mevziler talep etti." Burada "mücahitler" HTŞ, "ateist gruplar" da Efrin'deki YPG oluyor. El-Fergali, "Allah'ın kanunlarının belirleyici olduğu bu bölgelerde" kimsenin "denetimi ele almaya kalkamayacağını" vurguladı. El-Kaide'ci din âlimine göre, "mücahitlerin geçmekte olduğu dönemin gerekleri ve -Doğu'dan ve Batı'dan- düşmanlarının kendilerine karşı birleşmiş olması" yüzünden sözkonusu istisnaya başvuruldu. El-Fergali, "Yani bu şartlar ve yukarıda belirtilen gerçekliğin ışığında," dedi, "mücahitlerin emirleri buna [Türk ordusunun girmesine] izin verebilirler."

Ayıklayarak tekrarlayayım: HTŞ, şu andaki eskort vaziyetini, TSK'nın yalnız Efrin'deki YPG'ye karşı mevzi alması ve "Allah'ın kanunlarının geçerli olduğu bölgede" HTŞ'nin otoritesini tanıması koşuluna bağlıyor. Türk ordusu İdlib vilayetinde otorite talep etmeye geçtiğinde her şey tersine dönebilir.

Bence bugünlerde önümüze gelen bu bilgileri unutmayalım.